ECZACILIĞA DEĞER KATAN UNSURLARA BAKIŞ: MİMARLIK VE ECZACILIK
Mimarlık ve eczacılık, tarihsel süreç içerisinde birçok ortak noktada kesişmektedir. Her iki disiplin de insan odaklıdır ve insan yaşamının kalitesini artırmaya yöneliktir. Rönesans döneminde eczaneler, sadece ilaç satılan yerler olmaktan çıkıp toplumun sosyal ve kültürel hayatına katkıda bulunan mekanlar haline gelmiştir, bu da kullanıcı-mekan ilişkisinin önemini ortaya koymuştur.
Eczanelerin mimari tasarımında, sirkülasyonun önemi büyük. Zeisel'in "Enquiry by Design" adlı çalışmasında belirttiği gibi mekandaki hareket akışı, kullanıcı deneyimini doğrudan etkiler.
''İyi planlanmış bir sirkülasyon, hem eczane çalışanları için işlevsellik hem de ziyaretçiler için rahatlık anlamına gelir.''
Mekanın atmosferi de doğrudan materyal, doku, renk, ritim ve ölçek kavramlarıyla belirlenir. Pallasmaa'nın "The Eyes of the Skin" isimli eserinde belirttiği gibi, dokular ve malzemeler, bir mekanın atmosferini oluştururken, insanlarla mekan arasında duyusal bir ilişki kurar.
Eczaneler için doğal ışıklandırma ve akustik düzenlemeler de büyük önem taşır. Heschong'un "Daylighting and Human Performance" adlı çalışmasına göre, doğal ışığın varlığı, insanların genel sağlığına, ruh haline ve performansına olumlu etkilerde bulunur.
Sonuç olarak, eczacılık ve mimarlık arasındaki bu tarihsel paralellikler, her iki alandaki profesyonellerin, topluma daha iyi hizmet edebilmek için nasıl birlikte çalıştığının mükemmel bir örneğidir. Eczanelerin mimari tasarımında dikkate alınan bu unsurlar, hem hastaların hem de çalışanların deneyimini zenginleştirerek eczanenin toplumsal değerini artırmaktadır.
Mimar Mert Efendioğlu
Kaynakça:
Zeisel, J. (2006). Enquiry by Design: Environment/Behaviour/Neuroscience in Architecture, Interiors, Landscape, and Planning. New York: W. W. Norton & Company.
Pallasmaa, J. (2005). The Eyes of the Skin: Architecture and the Senses. UK: John Wiley & Sons.
Heschong, L. (2002). Daylighting and Human Performance. ASHRAE Journal, 44(6), S32–S38.